Şişli Bayan Masör-Masöz Esra Hanım

Şişli Bayan Masör-Masöz Esra

Şişli Bayan Masör-Masöz Esra Partridge ayrıca cemiyetin Thomas Newton ve Edward “Ned” Courtney adlarındaki iki fahişeyle birlikte Mother Clap’i alaşağı etmesine katkıda bulundu. Onların yardımıyla polisler 1726’da bir pazar gecesi yapmış oldukları baskında Mother Clap dahil kırk kişiyi tutuklamak için yeterince delil bulmuşlardı. Hiç kimse fiilen cinsellik yaparken yakalanmadı (gerçi bazı adamların pantolonu inmişti), ama muhbirlerin çokluğu bu türden delilleri gereksiz kılıyordu. Baskın neticesinde açılan bir dizi davanın ilki, üç adamı darağacına gönderdi. Bu manzaranın korkunçluğunu o esnada aynı yerde meydana getirilen başka bir infazın dehşeti gölgede bırakmıştı. Catherine Hayes adlı bir kadın kocasını öldürüp doğramaktan mahkum edilmişti ve yakılmadan önce boğulacaktı.

Ama alevler celladın işini yapmasına olanak tanımayacak şekilde çabucak yükselince kadın diri diri yanmaya terk edildi. Hayes’in çığlıkları tüyler ürperticiydi. Ne yazık ki günün tek faciası bu değildi. İnfazları seyretmek için para ödeyen yüz elliden fazla seyircinin bulunduğu tribün çöktü ve altı kişi öldü. Sonraki bir mahkemede Mother Clap önce teşhir edilip arkasından iki yıl hapse çarptırıldı. Muhtemelen hapis cezası bitmeden ölmüştür.

Şişli Bayan Masör-Masöz Esra

Şişli Bayan Masör-Masöz Esra Gazetelerin bildirdiğine nazaran, teşhir direğine bağlandığında kalabalık ona öyle “sert” muamele etmişti ki “iki kere bayılmıştı”. Adam genelevlerine meydana getirilen baskınlar ve cemiyetin kullandığı gizli saklı yöntemler halkta öfke uyandırıyordu. Ayrıca cemiyetin Newton ve Partridge şeklinde hayta muhbirlerle bağlantısı ve cemiyetin kullandığı polislerin özellikle fahişelerden rüşvet almaya devam etmesi çoğu insanoğlunun hoşuna gitmiyordu. En iyi ihtimalle cemiyet iyi niyetli işgüzarlar topluluğu olarak değerlendiriliyor, en kötü ihtimalle de yozlaşmış ahlaksızlar diye fenaleniyordu.

1738’de cemaat ışıltısını yitirip yolun sonuna geldi. [110] Hollanda da büyük bir eşcinsel altkültüre sahipti, fakat devletin livatayla başa çıkma şekilleri İngiltere’ninkinden daha yetersizdi. Hollanda tarihinde eşcinseller ilk kez 1730’da ağır devlet baskısına maruz kaldılar; aynı trajedi 1764 ve 1776’da da tekrarlanacaktı. Her mahkeme furyasında yanlışlıkla tutuklanmış adamların itirafları hapis ve infaz dalgalarıyla neticelanıyor ve yüzyılın sonuna doğru bu durum çılgınlık noktasına varıyordu.