Şişli Mutlu Son

Şişli Mutlu Son Yalnız boyalarla, eski fotoğraf ve ikonalarla uğraşmak istiyordu, özellikle de Meryem tasvirleri. Başında halesi olan, dingin, maneviyatı güçlü, sanki bu dünyadan olmayan hanım portreleri onu o kadar etkiliyordu ki… Annesini çok seviyordu, onu sadece anası büyütmüştü, büyük bir minnet duyuyordu ona haliyle ama ruhunun bir tarafı şiddetle anası benzer biçimde çok konuşan, baskın bir hanımdan çok sessiz dingin o ikonalardaki şeklinde bir hanım arıyordu. Bu şekilde bir hanımla hiç karşılaşmamıştı.

Bu şekilde bir kadının varlığı mümkün müydü? Bir tek Mine ile seviştikleri süre onun yüzündeki uhrevilik resmettiği ikonalara benziyordu. Mineyi bu kadar olmazsa olmaz kılan da, onu her görmüş olduğunde kalbinin hızla çarpmasına sebep olan şey de buydu. İkonalarla uğraşırken kendini tamamlanmış hissediyordu ve bu dünyada önemli bir iş icra ettiğinı düşünüyordu. Neyse ki annesi de bu çok tutku duyduğu iş mevzusunda destek olmuştu.

Şişli Mutlu Son

Şişli Mutlu Son Boğaz’ daki bir yalıyı oğluna tahsis etti. Bu alanda isim yapması için Fuat’a her imkânı ve eğitimi sağladı. Aslen anne Selma Hanım kendisi için oğlunun başarılı olmasını istiyordu, Fuat ise bu mistik, sessiz, sakin dünyada mutlu oluyordu. Anası yine durmaksızın mevzuşuyordu. “Biliyorsun, ben oraya öyle sık sık gidemem ve pazarlık yapamam. Hem ustalara sen daha iyi anlatırsın yapılacak şeyleri. Ben artık bu yaştan sonrasında saatlerce hanım başıma bir sürü adama dert anlatamam, yoruldum.”

“İyi de anne, madem yoruldun bu işe hiç girişmeseydin. Bana güvenip mi giriştin bu işe. Önce sorsaydın bana, emrivakileri hiç sevmem.” “Sen pek o denli ilgilenmesen de senin bir oğlun var. Yazları orada kalsınlar annesiyle. Neslihan çok şikâyet etmişti, Semih pek sıkılıyormuş evde. Herkesin torunu yazlığa gidiyor, benim torunum niye kapalı kalsın?” “Ben yeterince ilgileniyorum anne oğlumla, yılda kaç kez tatile çıkıyorlar. Neslihan mı istedi senden bunu utanmadan?” “Neslihan da o evi pek bilmez ki? Oğlan tutturmuş köpek diye aslına bakarsanız önceden de her gördüğü hayvanı istiyordu. Evde hayvan olmaz fakat çiftlikte olabilir, bırak, hevesini alsın çocuk. Ben önerdim, senelerdir boş duruyor, ben aslına bakarsanız gitmem ama torunum gitsin.